12 Ekim 2018 Cuma

10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü Ortak Basın Açıklaması

Dünya Ruh Sağlığı Günü Ortak Basın Açıklaması
2018
İlk kez 1992 yılında Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu tarafından kutlanan 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü, ülkemizdeki ve dünyadaki ruh sağlığı sorunlarının ve çözümüne ilişkin önerilerin kamuoyu ve politika yapıcıların gündemine taşınması ve farkındalık yaratılması için önemli bir fırsat yaratmaktadır. Her yıl olduğu gibi bu yıl da bir tema belirlendi. Ancak bir hafta önce psikiyatrist meslektaşımız öldürüldü, sağlıkta şiddetin kurbanı oldu. Maalesef zaten gündemde olan sağlıkta şiddet konusu her şeyin önüne geçti. Ülkemizde sağlık çalışanları şiddet nedeniyle büyük bir baskı altında çalışıyor. Şiddete maruz kalan sağlık çalışanlarının olayı bildirme ve yardım alma çağrısı için beyaz kod sistemi geliştirilmiştir. Her gün yaklaşık 30 beyaz kod verildiği söyleniyor. Bildirilmeyen olayların bunun kat kat üstünde olduğu gösterildi. Buna rağmen etkin bir önlem çabasından bahsetmek mümkün değildir. Sağlıkta şiddet, hayvana yönelik şiddet, cinsel şiddet gibi diğer şiddet türlerinden bağımsız değildir ve en önemli iki nedeni sağlık sistemi ve genel olarak toplumda yaygınlaşan, yaygınlaştırılan şiddet dilidir.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nün teması bu yıl “Gençler ve Değişen Dünyada Ruh Sağlığı” olarak belirlenmiştir. Günümüzde yaş aralığı daha ileri yaşlara doğru giden ve tanımı da zamanın koşullarına göre değişen “gençlik dönemi” insan gelişiminin önemli bir evresi olduğu kadar ruh sağlığı açısından çok sayıda riski de beraberinde getiren bir dönemdir. Bu dönemin ilk evresine denk gelen ergenlik dönemi heyecan arayışının yüksek olduğu ve riskli davranışların da sık görüldüğü bir evredir. Bununla birlikte, gelişim dönemine bağlı olmaksızın toplumdaki her bireyi etkileme potansiyeline sahip bazı olayların (toplumsal olaylar, terör saldırıları, kitlesel göçler, doğal afetler gibi) ergen ve gençlerin ruh sağlığı üzerindeki etkisi, bu gelişim döneminin özellikleri bakımından önem kazanmaktadır. Henüz başa çıkma ve sosyal problem çözme becerileri yeterince gelişmemiş gençler için bu dönemin oldukça zorlayıcı olduğu ise açıktır.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre tüm ruh sağlığı problemlerinin yaklaşık yarısı 14 yaş öncesinde başlamaktadır. Tedavi ve danışmanlık olanaklarının yetersizliği, bilgisizlik, eksik ya da yanlış yönlendirme gibi nedenlerle bu problemlerin önemli bir bölümünün tedavi edilmeksizin varlığını sürdürdüğü görülmekte ve bireyin ileriki yaşamında da olumsuz etkilere neden olabileceği öngörülebilmektedir. 15-29 yaş arası bireyler arasında ikinci ölüm nedeni olarak karşımıza çıkan intihar olgusu bu yaklaşımı destekleyen sayısız göstergelerden yalnızca biridir. Bununla birlikte madde bağımlılığı, yeme bozuklukları, tehlikeli araç kullanımı, öfke kontrol sorunları, geleceğe yönelik belirsizlik ve kaygı gibi çok sayıda problem yine gençler arasında yaygın olarak görülmekte ve toplum ruh sağlığı açısından önemli bir risk oluşturmaktadır.
Gençlik dönemindeki bireyler toplumun dinamik, hızlı değişimlere ve risklere açık bir katmanı olarak ülkenin sosyal, ekonomik ve politik atmosferinden etkilenen grupların başında gelmektedir. Ülkemizdeki genç nüfusun büyüklüğünü ve gençlik döneminin her bir evresinde farklı sorunlarla başa çıkılması gerekliliğini dikkate aldığımızda, yukarıda sadece küçük bir bölümüne değinilen problemlerin, toplum üzerindeki etki gücünün ne denli büyük olduğu gerçeği ile karşı karşıya kalmaktayız. Tablo böyleyken bir yandan da ülkemizdeki eğitim sisteminde ve koruyucu ruh sağlığı hizmetlerinde gençlerin mevcut problemlerle daha etkili ve sağlıklı şekilde başa çıkmalarını sağlayacak yaklaşımların benimsenmediğini görmekteyiz. İçinde bulunduğumuz dönemde geleceğe ilişkin belirsizlikler, ekonomik ve politik çalkantılar içinde yaşayan gençlerin psikolojik iyilik hallerini korumaları her açıdan güçleşmektedir.
Ruh sağlığının ne denli önemli olduğuna vurgu yapmayı arzu ettiğimiz 10 Ekim tarihi ne üzücüdür ki aynı zamanda ülkemizdeki en kanlı terör eyleminin yaşandığı bir gündür. 10 Ekim 2015 günü Ankara Tren Garı önünde yapılan terör saldırısında, aralarında çocuk ve gençlerin de bulunduğu 109 insan hayatını kaybetmiştir. Toplumsal belleğimizde derin travmatik izler bırakan bu olayda ruhsal açıdan en çok etkilenenler yine çocuk ve gençler olmuştur. Bu ve benzeri toplumsal olaylar, “Gençler ve Değişen Dünyada Ruh Sağlığı” temasının vurgulamak istediği iyi oluş halinin sağlanmasının önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Ruh sağlığını korumanın; tıpkı tedavide olduğu gibi, bireysel ve toplumsal dinamiklerin bir bileşkesi olduğu, devletin her kurumunun ve tüm sosyal bileşenlerin ruh sağlığının korunmasında sorumluluğu olduğu unutulmamalıdır.
Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ruh sağlığının korunması ve geliştirilmesi ile ruh sağlığı hastalıklarının tedavisinde görev alan bizler;
  • Başta yöneticiler olmak üzere herkesin, acilen şiddet dilini terk etmesini
  • Toplumun önünde duran kişilerin, liderlerin sağlık çalışanlarına yönelik olumsuz söylemlerde bulunmayı bırakmalarını,
  • Beyaz kod ile ilgili veriler belli aralıklarla açıklanmasını, olaya özgü analizlerin yapılıp önlemlerin alınmasını ve bu önlemlerin toplumla paylaşılmasını,
  • Daha önce yaşanan şiddet olaylarının ardından Sağlık Bakanlığı'nın 'Sağlık hizmeti verilen tüm kuruluşlarda şiddete yönelik risk değerlendirmesi yapılmalı, idare tarafından gerekli düzenlemeler yapılmalıdır' vaadinin hayata geçirilmesini,
  • Ergen ve gençlerin ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyen etkenlerin ortadan kaldırılması için eğitsel, ekonomik, yasal ve sosyl önlemlerin bir an evvel alınmasını ve hassasiyetle uygulanmasını,
  • Ruh sağlığının korunmasına bir ülke meselesi olarak hak ettiği önemin verilmesini,
  • Koruyucu ruh sağlığı hizmetlerinin geliştirilmesi için en üst düzeyde gayret gösterilmesini,
  • Tedavi olanaklarının iyileştirilmesini,
  • Sağlıkla ilişkili her alanda olduğu gibi ruh sağlığı alanında da disiplinler arası çalışmanın öneminin anlaşılmasını ve yeterli personel istihdamının sağlanmasını,
  • Sağlık çalışanları için güvenli çalışma ortamlarının sağlanmasını,
  • Ruh sağlığı alanında çalışan farklı meslek gruplarının görev tanımlarının açık ve meslek alanının haklarına uygun biçimde yapılmasını ve mesleki sınırların korunmasını,
  • Ruh sağlığı alanında çalışan personellerin aldıkları eğitim ve yeterliliklerine uygun iş ve görevlerde çalışmasının sağlanmasını,
  • Tedavi alan bireylerin haklarının korunmasını,
  • Toplumun tüm bireylerinin ruh sağlığı hizmetlerine eşit erişimini sağlayacak düzenlemelerin yapılmasını,
  • Ruh sağlığı hizmeti alan bireylerin etiketlenme ve ayrımcılığa maruz kalmasının önlenmesi için gerekli düzenlemelerin yapılmasını,
  • Tüm bu çalışmalarda, ruh sağlığı alanında hizmet veren bütün meslek gruplarının görüşlerine yer verilerek bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesini talep ediyoruz.
Aşağıda imzası olan meslek örgütleri olarak bizler,
“Değişen dünyada gençlerin ruh sağlığı” temasını vurguladığımız bugünde, ruh sağlığının, sağlığın çok önemli bir parçası olduğunun ve ruh sağlığı hizmetinin toplumun her bireyi için bir hak olduğunun altını yeniden çizmek isteriz.
Sevgi, saygı, adalet ve eşitliğin hâkim olduğu, karşılıklı anlayış ve uzlaşma temelinde oluşturulmuş sağlıklı yaşam ve çalışma ortamlarında geçireceğimiz 10 Ekimler dileğiyle tüm insanlığın 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Gününü kutluyoruz.
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği - Türk Nöropsikiyatri Derneği
Türk Psikologlar Derneği - Türkiye Psikiyatri Derneği


#dernekler #org #dernek #stk
Sonraki Next Post
Önceki Previous Post
Sonraki Next Post
Önceki Previous Post